Başlangıç Noktası: Tecrübe en iyi öğretmendir

Başlangıç Noktası: Tecrübe en iyi öğretmendir

Blogumu takip ediyorsanız dikkatinizi çekmiş olabilecek önemli bir ayrıntıyla başlamak istiyorum: Elektrik-elektronik mühendisliği mezunu değilim. Lisansımı Genetik ve Biyomühendislik alanında tamamlayıp Biyomedikal Mühendisliği alanında yüksek lisans yapmaya devam ediyorum. Elektronik devre tasarımı ile ilgilenmeye başladığım süreçte, klasik mühendislik eğitiminde ciddi bir eksiklik olduğunu fark ettim: Teoriye fazlasıyla odaklanıp pratiği ikinci plana atması. Latince ünlü bir deyişin ifade ettiği gibi, "Usus magister est optimus" yani "En iyi öğretmen deneyimdir." Elbette bunda ekonomik ve altyapısal sebeplerin payı büyük.

Sosyal medya hesaplarımdan paylaştığım elektronik devre tasarımlarına olan yoğun ilgi, bu pratiğe olan ihtiyacı açıkça gösteriyor. Ancak dikkatimi çeken bir başka nokta daha var; son iki yıldır birçok mesaj alıyorum ve mesaj atanların çoğu, benden çok daha iyi üniversitelerin elektrik-elektronik mühendisliği bölümlerinden mezun olmuş kişiler. Bu noktada kesinlikle ego yapmadığımı ve kimseyi eleştirmediğimi özellikle belirtmek isterim. Elektronik mühendisliği elbette yalnızca devre tasarımı ile sınırlı değildir ve bu alanda teorik olarak çok daha yetkin kişiler olduğunu da biliyorum. Ancak sahada, temel devre tasarımlarında bile zorluk yaşayan mühendislerin sayısı hiç de az değil. Sorun net bir şekilde ortada: klasik mühendislik eğitimi, pratiği ihmal ederek teori ağırlıklı bir yapı kuruyor ve bu da mühendisleri gerçek dünyadaki uygulamalara hazırlamakta yetersiz kalıyor. Burada vurgulamak istediğim en önemli husus, doğru bilgiye ulaşmak ve öğrenme metodunu doğru seçmek. Bu sadece elektronik mühendisliği için değil, tüm mühendislik disiplinleri için geçerli bir durum. Teorik bilgi elbette çok değerli, ancak gerçek ve kalıcı öğrenme için pratiğe başlamak şarttır. Pratikte kazanılan bilgiler, teorik bilgilerin anlaşılmasını kolaylaştırır ve onları çok daha anlamlı hale getirir.

Kendi atölyemi kurmaya başladığımda ilk işim bir 3D yazıcı ve lehimleme ekipmanları satın almak oldu. EasyEDA gibi yazılımlarla PCB tasarımına başladım ve devre tasarımını gerçek anlamda pratiğe dökerek öğrendim. Bu süreçte komponentlerin doğru yerleşimi, PCB yollarının düzeni ve lehimleme teknikleri gibi pratik bilgiler, teorik bilgilerden çok daha kıymetli hale geldi. Teoriyi asla küçümsemiyorum, ancak uzmanlığımı kitaplardan ziyade, kendi deneyimlerim üzerine inşa ettiğimin altını çizmek istiyorum. Örneğin, ilk Arduino Uno tabanlı projemi 2023 yılında tasarlarken önce temel bileşenlerle pratik yaptım ve ardından teorik ihtiyaçlar ortaya çıktıkça USB-UART arabirimleri (CH340) ve ground plane gibi konuları araştırarak öğrendim. Bu konuda okuduğum kitapları da sizlerle paylaştım. Bu iki süreç hem teorik hem pratik süreç ayrılmaz bir bütünün parçasıdır, önemli olan doğru sıralamada hareket etmek. Eğer sürece teorik bilgi bombardımanıyla başlasaydım, muhtemelen nereden başlayacağımı dahi bilemezdim. Bugün elektronik tasarım, PCB üretimi ve lehimleme konularında bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay. Ancak ülkemizde birçok kişi, bu zengin bilgi havuzunun ya farkında değil ya da yeterince meraklı değil. Oysa internette kısa bir araştırma ile NASA gibi kuruluşların ücretsiz olarak sunduğu devre tasarım standartlarına ve eğitim materyallerine ulaşmak mümkün. Bu kaynaklardan faydalanmak, profesyonel seviyeye ulaşmak isteyen herkesi birkaç adım öne taşıyacaktır. Önemli olan bu bilgilere erişim için istekli olmak ve harekete geçmektir. Kendi kariyerim için Biyomedikal Mühendisliği yüksek lisansını seçmemin sebebi ise multidisipliner olabilmenin önemini erken fark etmemdi. Sadece hedefe kilitlenmek yerine, farklı disiplinlerden beslenerek kendi farkınızı ortaya koymak çok kıymetlidir. Emin olun, bir sanat bilgisi (örneğin renk teorisi) bile mühendislik alanında size tahmin edemeyeceğiniz avantajlar sağlayabilir. Özellikle günümüzde yapay zekayı etkin şekilde kullanarak doğru soruları sorabilme yeteneğinizi geliştirmeniz çok önemlidir. Artık cevaplara ulaşmak kolay, asıl zor olan doğru soruları sorabilmektir.

2024 Yılında Okuduğum Kitaplar
Hani, laz’a sormuşlar, entelektüel mi olmak istersin…

Sonuç olarak teorinin önemi inkâr edilemez, ancak mühendislikte gerçek başarı ve yetkinlik, pratiğin içinde derinleşerek elde edilir. Bu blogda paylaştığım her proje aslında teori ve pratiğin bir senteziydi ve kendimi geliştirdikçe gördüğüm en net şey şudur: Gerçek mühendislik, laboratuvarlarda, atölyelerde ve proje masalarında hayat bulur. Bir biyomühendis olarak elektronikle ilgilenmeye başladığımda aldığım geri dönüşlerin bana gösterdiği en önemli nokta, mühendisliğin disiplin sınırlarını aşan ve sürekli deneyim gerektiren bir yolculuk olduğudur. Özetle; hangi mühendislik alanında olursanız olun, teoriye takılı kalmadan hemen harekete geçin, konunun önemi yok.